top of page

HEM OYUNCU HEM GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ: YUNUS EMRE KARADAVUT


Görüntü Yönetmenliğinin Sırları ve Setlerde Geçen Yılların Hikayesi



Yunus Emre Karadavut, Türk sinema ve televizyon dünyasının tanınmış görüntü yönetmenlerinden biri. Babasından miras kalan mesleğine çocuk yaşlarda adım atan Karadavut, kariyerine sayısız projeyle devam etti. Onunla sinema serüvenini, setlerde yaşadığı ilginç anıları ve görüntü yönetmenliğinin inceliklerini konuştuk.


 

- MERHABA, HOŞ GELDİNİZ.

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Merhaba.

 

- BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Ben Yunus Emre Karadavut. Görüntü Yönetmenliği yapıyorum. 1979 doğumluyum. Rahmetli babam da Görüntü Yönetmeniydi, Nurhan Karadavut. Babam bu mesleği icra ettiğinden dolayı küçük yaşlarda sektöre başladım. İlk olarak 1994 yılında "Unutulmayanlar" adlı bir projede kamera asistanı olarak çalışmaya başladım. O dönemde okulum da vardı, aralarda gidiyordum, ama daha sonra liseyi dışarıdan bitirip sürekli setlerde aktif olarak çalışmaya başladım.

 

- "YASEMİNCE" PROJESİNDE DE ÇALIŞMIŞSINIZ, BİZE BU PROJEDEN BAHSEDER MİSİNİZ? ORADA NASIL BİR ORTAM VARDI?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Çok keyifli bir işti. Yasemin Yalçın ve İlyas İlbey'in projeydi. Komedi olduğu için setimiz oldukça eğlenceliydi, sürekli gülüyorduk. Benim de en heyecanlı olduğum dönemlerdi; focus puller'a yeni geçtiğim dönemlerdi. Çok keyifli zamanlar geçirdim ve halk tarafından da çok beğenilen bir işti. Sen bile hatırlıyorsun, benim akranlarım ve benden büyük olanlar da "Yasemince"yi çok iyi hatırlar. "Olacak O Kadar" nasıl yer ettiyse "İnce İnce Yasemince" de öyle yer etmiş bir projeydi.

 

- DAHA SONRA "KINALI KUZULAR" PROJESİNDE DE YER ALMIŞSINIZ. BU PROJEDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: "Kınalı Kuzular"da sevgili Ahmet Yenilmez yapımcımızdı, Tunç Davut yönetmenimizdi. Çanakkale Savaşı'nı anlatan bir hikayesi vardı. 200 kişilik bir ekip Yalova'da çok güzel siperler inşa etmişti. O dönemde kurulan silahlar, tüfekler, kıyafetler dört dörtlüktü. Bu proje sayesinde çok değerli bir görüntü yönetmeni olan Erdoğan Engin'le tanıştım. Erdoğan abi Yılmaz Güney’in "Yol", "Kibar Feyzo", "Hababam Sınıfı" gibi filmlerinin görüntü yönetmeniydi. Onunla tanışmak benim için büyük bir şans oldu, ondan çok şey öğrendim.

 

- SAVAŞ SAHNELERİNİ ÇEKMEK ZOR MU BİR GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ İÇİN?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Zor değil, aksine daha keyifli oluyor. Drama çekerken daha durağan hareketlerde bulunuyorsun, ama savaş sahnelerinde kamerayı daha agresif kullanabiliyorsun. Bombalar patlıyor, askerler koşuyor; bu tür sahneler daha dinamik ve heyecan verici. Bu tür sahnelerde çalışmak bana büyük keyif verdi.

 

- "BİR GEÇER ZAMAN Kİ" PROJESİNDE DE ÇALIŞMIŞSINIZ, BU PROJEDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Yine bir dönem işiydi. Erkan Petekkaya, Ayça Bingöl ve Aras Bulut İynemli oynuyordu. Bütçeli bir işti, örneğin bir yangın sahnesi çektik ve sadece o sahne için bir ev inşa edildi ve biz o evi yaktık. Çok heyecanlı geçti, üç kamera birden o sahneleri çektik. Çok güzel bir projeydi.

 

- SAVAŞ SAHNELERİ, YANMA SAHNELERİ VEYA FARKLI AKSİYON SAHNELERİ ÇEKMEK EĞLENCELİ OLSA GEREK.

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Tabii ki, bir savaş veya aksiyon sahnesi çekmek, dört kişinin masanın etrafında oturup yemek yediği bir sahneyi çekmekle aynı olmuyor. Kamerayı daha hareketli kullanabiliyorsun. Genelde görüntü yönetmenleri ve kameramanlar daha hareketli sahneleri sever çünkü bu sahnelerde mesleğini daha iyi icra edebiliyorsun.

 

- "YALANCI ŞAHİT" FİLMİNDE DE GÖRÜNTÜ YÖNETMENLİĞİ YAPMIŞSINIZ. BU FİLMİ ÇEKMEK EĞLENCELİ MİYDİ?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: "Yalancı Şahit"in kadrosu çok iyiydi, Ulaş İnan Torun vardı. Kendisi pozitif enerjili bir oyuncu. Çekerken çok eğlendik, yerlere yatıyorduk gülmekten.

 

- "41 KERE MAŞALLAH" FİLMİNDE DE ULAŞ BEY İLE ÇALIŞMIŞSINIZ. ULAŞ BEY NASIL BİRİ?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Harika bir insan, harika bir oyuncu. Teknik ekiple olan diyaloğu çok güzel. Herkese günaydın der, herkesle konuşur, sohbet eder. Bir görüntü yönetmeni olarak Ulaş'ın bütün işlerinde çalışmayı isterim.

 

- "CUMALİ CEBER 666"DA DA GÖRÜNTÜ YÖNETMENLİĞİ YAPMIŞSINIZ. BU FİLM NASILDI?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: İlk defa fenomenlerin içinde bulunduğu bir film çektim. Oyunculuk anlamında neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Başta fenomenlerle film mi çekilir diye düşünmüştüm, ama tüm önyargılarımı orada sildim.

 

- ŞİMDİ "AŞK VE UMUT" DİZİSİNDE HEM GÖRÜNTÜ YÖNETMENLİĞİ HEM DE OYUNCULUK YAPIYORSUNUZ. OYUNCULUK DENEYİMİNİZDEN BİRAZ BAHSEDER MİSİNİZ? NASIL OLDU BU?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: O gün Be Plato'da çalışıyorduk, yağmur yağıyordu ve dış sahneyi çekemedik. İçeride bir sahne çekelim dedik ama oynayacak oyuncu henüz gelmemişti. Ben de "Tek bir saniyelik bir şeyse ben oynayayım" dedim. Meğerse adam karaktermiş ve dizinin içinde uzun sahneleri varmış. 20 bölümlük bir rol oldu, ve bugün de yine o sahnelerden birini çektik. Hiç haberim yoktu, ama güzel oldu. 28 senedir sektörün içindeyim ve herhangi bir oyunculuk eğitimi almadım ama 28 senedir o vizörün içinden bakıyoruz, elimden geleni yaptım. Umarım beğenilir.

 

- GÜNLÜK DİZİ ÇEKMENİN ZORLUKLARI NELER?

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: En büyük zorluğu kendimize ve ailemize vakit ayıramıyoruz. Dört çocuğum var, ikisi çok küçük ve onlarla vakit geçiremiyorum, bu beni gerçekten üzüyor. İşe giderken ve eve dönerken çocuklar uyuyor oluyor. Ama bu işi sevmezsen yapamazsın, tamamen işine olan aşkla alakalı bir şey.

 

- RÖPORTAJ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ.

 

YUNUS EMRE KARADAVUT: Rica ederim. Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere.



Yunus Emre Karadavut'un hikayesi, sinemaya olan tutkusunun ve yılların birikiminin bir yansıması. Onunla yaptığımız bu sohbet, sinema dünyasının kamera arkasındaki büyüleyici yolculuğuna ışık tutuyor. Karadavut'un deneyimleri ve paylaştığı anılar, sinemaya gönül veren gençlere ilham kaynağı olacak nitelikte. Bu keyifli röportaj için kendisine teşekkür ediyoruz ve kariyerinde başarılarının devamını diliyoruz.


 



Kommentare


bottom of page