Türk Sinemasında İz Bırakan Projeler ve Ustalarla Çalışma Deneyimleri
Yönetmenlik deneyimiyle Türk sinemasına katkıda bulunan ve sektörde kendine sağlam bir yer edinen Aysun Akyüz, kadınların sinema dünyasındaki rolü üzerine değerli düşünceleriyle bizimle buluştu. Kariyerindeki dönüm noktalarını, projelerini ve sektördeki deneyimlerini paylaşarak, kadınların sinemadaki gücünü ve zorluklarına ışık tutuyor.
- MERHABA HOCAM, HOŞ GELDİNİZ.
AYSUN AKYÜZ: Hoş bulduk, merhaba.
- YÖNETMEN OLMAK NASIL BİR DUYGU?
AYSUN AKYÜZ: Harika bir duygu. Çok heyecanlı, çok keyifli. Zaten severek yaptığınız bir işte, severek bulunduğunuz bir konumda istediğiniz bütün özgürlüğe sahipseniz, en muhteşem duygudasınız, çünkü bir dünya yaratıyorsunuz her şeyden önce.
- BU SEKTÖRDE KADIN OLMAK ZOR MU?
AYSUN AKYÜZ: Kadın olmak ya da erkek olmak değil, bu sektörde olmak aslında zor gibi görünüyor. Bence bu sektörde cinsiyetsiz olmak gerekiyor. Erkek ya da kadın fark etmiyor, yeri gelip erkeğin güçlülüğünde, dağlarda, bayırlarda, soğuklarda, gecelerde, sabahlara kadar çalışabilecek kadar güçlü olmak gerekiyor. Sağlıklı olmak gerekiyor ama yeri gelip bir kadının naifliğini de kullanmak ve o duygusallığı ve romantizmi de gösterebilmek gerekiyor. Bu yüzden ben cinsiyetsiz olarak düşünüyorum.
- PEKİ, YÖNETMENLİĞİN ZOR TARAFLARI NELER?
AYSUN AKYÜZ: Yönetmen olarak bir dünya kurmak istediğinizde o dünyaya dair beklentileriniz oluyor. Bunları tek başınıza yapamazsınız. Eğer otör bir film çekmiyorsanız, yapımcısı siz değilseniz, senaryoyu siz yazmadıysanız, elinize bir senaryo verildiyse ve bu senaryoyu gerçekleştirebilmek için hayalinizi gerçekleştirme de bir sürü faktör var. Bir yerlerden ödün vermek zorunda kalıyorsunuz, çünkü bir şeyin yetişmediği bir şeyin aslında vaat edilip aslında yapılamadığı durumlarda, formül üreten kişi oluyorsunuz, benim karşılaştığım hep bu.
- ŞU ANKİ PROJENİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
AYSUN AKYÜZ: Şu anki projemiz gerçek hayattan esinlenme bir kadın hikayesi. O noktadan dolayı da beni daha da içine alıyor. Özel bir hikaye, biraz kurmacalarda var işin içinde. Ama 50 yıl önce yaşanan tatsız olayların aslında günümüzde değişen teknolojiye rağmen, değişmediği gerçeğini sorgulamak, sistemi sorgulamak, adaletin vermesi gereken kararların üzerine basmak beni çok heyecanlandırıyor. Bu yüzden kendimi misyon olarak da çok önemli bir görevde sayıyorum. Galiba şu anda en keyif aldığım proje bu, çok heyecanlıyım çünkü.
- İLK YÖNETMENLİK İŞİNİZ "YER GÖK AŞK"MIŞ SİZİN, BU DİZİ HAKKINDA BİZE BİR ŞEYLER SÖYLER MİSİNİZ?
AYSUN AKYÜZ: Yer Gök Aşk benim için çok kıymetlidir. Sevgili Şükrü Avşar, yapımcımıza da teşekkürlerimi iletirim. Yer Gök Aşk'da iki yönetmenimiz vardı. Ulaş İnanç, Atıl İnanç kendilerini çok severim, onlara da selamlar. Onlarla başladık, sonra yolun yarısında onlar ayrıldı. Biz yine aynı firmanın Lale Devri dizisine reji ekibi olarak girdik. Hatta orada Türkiye'de bir ilk yapıldı, iki dizi iç içe girdi hikaye. Oyuncular geldiler gittiler işte biri yayınlanıyor öbür hafta onun devamı hikaye diğer dizide yayınlanıyor. Çok eğlenceliydi. Sonra baktık ki ikinci sezon bana veriliyormuş. Yönetmenlik, ne mutlu benim için çok büyük bir gururdu. Hele ki o alıştığım, yani Kapadokya'yı çok beğendim zaten, oraya, orada nereye dönseniz resimdir. Ama halkı da öncesine alıştığım için beni hatta afişlerle karşılamış, ben kendimi böyle seçilmiş Belediye Başkanı, Kaymakam falan gibi hissetmiştim. Sonra dedim ki ben bu afişin altında ezilmemeliyim ve çok iyi hakkını vermeliyim. İlk bölümü böyle sinema tadında çekmiştim. Bu ilk bölümü izleme anını anlatamam ekipçe. Sonra yapımcının beni arayıp tebrik ettiği an, galiba yapıyorsun Aysun dedim. Çok kıymetlidir Yer Gök Aşk. Yani o oyuncuları bir de şöyle bir gerçek var, hani o sette önce yardımcı yönetmen olarak gittiğiniz sete diğer sezonda yönetmen olarak gönderildiğinizde şöyle bir şey de olabilirdi; Yani geçen senenin Yardımcı Yönetmeni onu mu dinleyeceğiz? Hayır, orada da çok usta oyuncularımız o kadar saygılı ve o kadar güvendiler ve ikna oldular ki bir şeyleri değiştirme fikri bile onların hoşuna gitti.
- ŞU AN ŞUNU MERAK ETTİM, ÖZEL HAYATINIZDA HEP HER ŞEYE KARIŞMAK GİBİ İHTİYAÇ DUYUYOR MUSUNUZ?
AYSUN AKYÜZ: O kesinlikle oluyor. Şöyle oluyor bir kere program kafasıyla hani, her şeyin bir sistemli bir sonraki setupınız belli, ne kuracağınız belli. Bu program kafası o matematik hep hayatımızda yer aldığı için, mesela arkadaşlarla program yaparken kimsenin beni programlamasını istemem. Programları mümkünse ben yapayım istiyorum. Oraya da oradan bakıyoruz biraz yorucu oluyor hayat aslında itiraf edeyim.
- DAHA ÖNCE "KÖPRÜ" DİYE BİR PROJEDE YER ALMIŞSINIZ, BİZE BU PROJEDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
AYSUN AKYÜZ: Eskişehir'de ilk yapılan bir işti. İlk kez şehir de aslında bir diziye kendini açıyordu. İşte konaklama bilirsiniz ki şehir dışı işlerde ekibine ihtiyaçları vardır. Prodüksiyon olarak çok zorlanılan durumlar o zaman, şimdi günümüzdeki gibi telefonla süper çeken telsizler vesaireler yok, köyden köye birbirimize ulaşamadığımız durumlar var. Cast dediğimiz şey, yerel castı kullanmak için bir ajans bile kurulmuştu. Hilelerle dolama güzel yaratıcı bir süreçti. Zor bir işti ama ben o işin yönetmeni değildim, yardımcı yönetmeniydim. Yine de elimizden geleni yaptık.
- HACI DİZİSİNDE DE YARDIMCI YÖNETMENDİNİZ.
AYSUN AKYÜZ: Evet, rejiyiz, yardımcı yönetmeniz. Bakıyoruz güvendiğimiz bir yapım firmasıysa, ekip kuruluyor ve işin içinde olunuyor. Bir bakıyoruz ki proje güzel ve çok kaliteli bir proje.
- BU İKİ PROJEDE DE İKİ USTA OYUNCUYLA ÇALIŞMIŞSINIZ, BİRİ ERDAL BEŞİKÇİOĞLU DİĞERİ DE TUNCEL KURTİZ. BU İKİ OYUNCUDAN DA BAHSEDER MİSİNİZ BİZE?
AYSUN AKYÜZ: Çok güzel oyuncular hepsine saygılarımı, sevgilerimi iletiyorum. Tuncel Abi rahmetli hacı değildi hiç alakası yoktu ama inanılmaz bir hacı yarattı. Sette severek yaptığı belli olan oyunculardandı o, eskilerin farkını burada anlıyoruz. Onlardan yenilerin öğreneceği çok fazla formül var. Oyunculuğa dair, sette duruşa dair, set ahlakına dair, işini ne nasıl disiplinle ele aldığına ve üzerine ne kattığına dair. İki oyuncu da böyle profesyoneller. Ben olsam yeni oyuncu adaylarının yerinde, oturur sadece onları izlerim. Sette nasıl duruyorlar? Sahneye nasıl hazırlanıyorlar? Yönetmenden rejiyi nasıl alıyorlar? Ya da yönetmenin ne beklediğini nasıl biliyorlar? Oyunlarını nasıl kuruyorlar? Partnerlerine nasıl oyun veriyorlar? Bunların hepsini ben kamera arkasına gözlemleyebildim. Aynı şeyi yeni oyuncuların da gözlemliyor olması lazım. O monitörün başından o kameranın o setin başından ayrılmamaları lazım. Onların duruşundan, kalkışını, oturuşuna kadar her şeylerini gözlemliyor olmaları lazım. En iyi tecrübe en iyi eğitim gözlemden geçer. Ben onlardan kamera arkası olmama rağmen çok şey öğrendim. Çünkü onlardan öğrendiğim şeyler bana yönetmenliğimde de bir oyuncudan ne bekleyeceğimi anlattı.
- SON PROJENİZDE "VERDA" PROJESİYMİŞ, VERDA'YI HİÇ SORMA BENCE YANİ YAZIKLAR OLSUN. BUNUNLA İLGİLİ NE SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
AYSUN AKYÜZ: Verda'ya yaklaşık 9 ay falan çalıştık ve o projenin neden yapılamadığını hala anlamış değilim. Çünkü bazen öyle oluyor, başka hesaplar dönüyor olabilir. Verda da çok güzel. Şu anda bile yayınlansa on numara tutacak ve 2 yıl garantisi olacak sağlam bir projeydi. Ama bazen doğru hikayelerin yanlış ellerde olduğuna inanıyorum. Bunun da kaderini ona bağlıyorum. O yüzden çok da bahsetmek istemiyorum.
- AYSUN HANIM, RÖPORTAJ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİZ.
AYSUN AKYÜZ: Ben teşekkür ederim, benim için çok keyifliydi umarım yeterlidir benim de anlattıklarım herkese faydalı olur. İleride tekrar nice güzel projelerde görüşmek dileğiyle. İyi günler dilerim.
Yönetmen Aysun Akyüz ile gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportajda, Türk sinemasının önemli isimlerinden birinin deneyimleriyle daha yakından tanıma fırsatı bulduk. Akyüz'ün sinema dünyasına dair derin felsefesi ve sektördeki tecrübeleri, gelecek projeler için de ilham kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor. Kendisine teşekkür ediyor ve yeni projelerinde başarılar diliyoruz.
Comments